1 Mayıs 2017 Pazartesi

Konrad Ya Da Konserve Kutusundan Çıkan Çocuk - NAZ



Bu kitap hem sürükleyici hem de çok güzel bir roman. Çok anlamlı, okumadıysanız bence okuyun!
Tanıtım:
Bir gün Bayan Bartolotti’ye bir posta yolu ile bir paket gelir. Onun içinde ise bir konserve kutusu vardır. Bayan Bartolotti bu son derece akıllı, çok terbiyeli, iyi eğitim almış, yedi yaşındaki bu ideal erkek çocuğuna (Konrad’a) çok alışır. Çocuğun babası eczacı Bay Egon olur. Fakat bir gün paketin yanlış adrese gönderildiği ile ilgili bir mektup gelmesi üzerine işler karışır. Vee…

Kitabın Adı: Konrad ya da Konserve Kutusundan Çıkan Çocuk

Sayfa Sayısı: 174

Karakterler: Konrad, Bayan Bartolotti, Bay Egon,  Kitti Rusika ve gök mavisi giysili adamlar.

Tür: Roman

Yayın Evi: Günışığı Kitaplığı

Yazar:  Christine Nöstlinger

Christine Nöstlinger, 1936’da Viyana’da doğmuştur. İki yaşındayken işgal yüzünden hayatı bodrum sığınaklarında geçmiştir. İki kez ölümden dönmüştür. Dokuz yaşındayken bodrum yaşamından kurtuldu ve Viyana Uygulamalı Sanatlar Akademisi’nde öğrenim gördü. 1950’lerin sonunda evlenip iki kız çocuğu sahibi olduktan sonra ev kadını olamayacağını anlayıp kitap resimleme işine başladı. Ancak iki yıl üstünde çalıştıktan sonra yayıncıya göndermeyi göze aldığı ilk kitabı “Alev Saçlı Çocuk”  düşündüğünün tersine, yaratıcı öyküsüyle ilgi gördü. Kitap resimlemeyi bırakıp yazmaya başladı. Son otuz yıl içinde yüzün üstünde kitabı ve sayısız makalesi yayımlanmıştır. Çocuklara ve gençlere yazmanın yanı sıra yetişkinlere de yazıyor. Günümüzde dünya çocuk edebiyatının klasikleri arasında sayılan “Kim Takar Salatalık Kral’ı ” ile 1973’te Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü’nü kazanmıştır. 1984’te uluslararası Hans Christian Andersen Ödülü’nü ve 2003’te de yine uluslararası Astrid Lindgren Edebiyat Ödülü’nü almıştır. Yazar “anti terbiyeci” bakış açısıyla ünlenmiştir. Genellikle orta halli aile çocuklarının gündelik yaşamlarını ele aldığı kitaplarında, geleneksel aile yapısını ve okul kurumunu esprili bir şekilde anlatmaya devam ediyor.
konrad yada konserve kutusundan çıkan çocuğun karakterleri ile ilgili görsel sonucu


 


                                           

                                               









1.     Bayan Bartolotti dehşetli korktuğunda, yalnızca tüm vücudu titreyip, başı dönmez, ince mor bir perdenin önünde uçuşan, altın renkli yıldızcıklar da görürdü.

2.     Bay Egon televizyonun önünde Konrad’ın oturduğunu gördü. Minik altın çıngıraklı açık mavi bere hala başındaydı. Gözleri fal taşı gibi, ağzı bir karış açık, sağ işaretparmağı da burnunun ucunda dayalıydı. Kulakları kıpkırmızı, berenin altından fırlayan sarı saçları darmadağınıktı. Kısaca. Konrad sevgiye gereksinim duyan, son derece tatlı ve şirin bir küçük çocuk gibi görünüyordu.

3.     Bayan Bartolotti yeşil renkli bir yün yumağı ile küçük bir tahta parçası alıp geldi. Yünü, tahtaya sardıktan sonra, büyük yün makasıyla boydan boya kesti. Aynı boyda koca bir demet yün iplik elde etmişti.

4.     Bayan Bartolotti’nin “yavrucuğum” derken onu kastetmediğini Konrad’a anlatması epey zaman aldı. Konrad tam anladığı sırada da kapı çaldı. Konrad kapıya açmaya gitti ve Bay Egon’ la birlikte geri döndü.

5.     Bay Egon her gün sekiz saat eczanedeydi; ama onun bundan başka bir işi olmadığını düşündü Bayan Bartolotti. Bay Egon’ un ne karısı, ne bir arkadaşı, ne de -Konrad dışında- çocukları vardı; tenis oynamaz, maça gitmez, kitap okumaz, televizyon izlemez, yürüyüşe çıkmaz, satranç oynamazdı.

6.     “ O kız beni senin son aşkın sanıyor, ” dedi Konrad yavaşça. “Öyle zaten, ”diye karşılık verdi Kitti de usulca. “Gerçekten mi? ” “Gerçekten! ” dedi Kitti ciddi bir tavırla.

7.     Çocuklar başlangıçta Konrad’ın sınıf başkanlığını pek ciddiye almadılar. Açık pencerelerin önüne gittiler, birbirleriyle kavga ettiler, sınıftan dışarı çıktılar ve yüksek sesle konuşup durdular. Ancak, Konrad’ın kurallara uymayan herkesin adını not ettiğini, sonra da öğretmen tarafından cezalandırıldıklarını görünce acayip sinirlenerek, Konrad’dan iyice nefret ettiler.

8.     Ondan sonra da, Konrad ilk sınavını verdi. Telefona gidip, bir numara çevirdi. Herhangi bir numara. 25-79-51’i çevirmişti. “Huber,” diyen bir erkek sesi cevap verdi. Konrad yutkundu, boğazı düğümlendi, alnında ter damlaları belirdi.

9.     Gök mavisi adamlar üniformalarını ve giysilerini temizlemeye çalışıyorlardı. Üstleri başları leke içinde kalmıştı.

10.                       Fabrika müdürü gözlüğünü iyice temizlemiş, gök mavisi giysililer de ıspanak ve muhallebi topaklarını silmişlerdi. Fabrika müdürü  gözlüğünü takıp, “Gidiyoruz,” buyurdu.    











11 Aralık 2016 Pazar

Kibele'nin Gölgesinde NAZ

Bu kitabı meraklı olanlara öneriyorum. Başladınız mı bitirmeniz an meselesi. Ne kadar kalın da olsa çok güzel ve sürükleyici bir kitap.

Tanıtım:
Tatilde Demirhan'ın ailesi Erdek'e gitmek isterleer fakat bunu Demirhan duyunca hayal kırıklığı yaşar. Demirhan ilk önce kumsala gider. Adada biraz dolaştıktan sonra Kapıdağ Yarımadası'nı bulur ama orada beyaz giysili, tuhaf görünümlü Tudo'yu görür. kız korkarak kaçar. Evelsi gün Demirhan Unutma Deresi'nde Kara Taş'ı bulur. Bu taşı madeni para sanır ve alır fakat sonra Tudo'yla arkadaş olmaya çalışırken onun Kara Taş'ı aramaya başkladığının görür. Tudo taşı alır ve Demirhanla birlikte eskilere gider. Kara Taş'ı Tanrıça Kibele'ye vermelei gereklidir fakat engeller çıkar. Sonra...

Kitabın Adı: Kibele’nin Gölgesinde

Sayfa Sayısı: 169

Karakterler: Demirhan, annesi, babası, Mustafa Amca, Tudo, Lug, Satira, Perikles, Kastor, Filo, Haşmetli Titus ve Rahip Brennus.

Tür: Öykü

Yayın Evi: Tudem

Yazar: YaseminYücesoy Gündoğan

yazar yasemin yücesoy un çocuğu ile ilgili görsel sonucuYaseminYücesoy Gündoğan, 1974'te Bursa'da doğmuştur. İlk ve orta öğrenimini burada tammamladı. 17 yaşında Hacettepe Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde öğrenim görmek üzere Ankara'ya yerleşti. Şiirleri ve öyküleri çeşitli gençlik, edebiyat ve öğrenci dergilerinde yayınlandı. İlk eseri Eylül 2007'de yılında çocuklar için yayınlanan "Babil'in Asma Bahçeleri" dir. Aynı zamanda roman, şiir ve öyküler yazmayaa devam ediyor. Yazarın "Kibele’nin Gölgesinde" adlı romanı 2013 Tudem Edebiyat Ödülleri üçüncülük ödülünü kazandı. Şu anda kızı Müge ve eşi Yakup Gündoğan  ile Ankara'da yaşıyor.



kibele'nin gölgesinde ile ilgili görsel sonucu






1.        “Onlar neden her mevsim yeşil kalır, biliyor musun? Çünkü Kibele en çok çam ağaçlarımı sever. Bütün ağaçlar sonbaharda yapraklarını döker ama Kibele’nin en çok sevdiği bu ağaçlar, onun isteğiyle yemyeşil kalır.”
2.       Her şey Tudo’nun dediği gibi hızlıca oldu. Daha koyun içinde, kumsala yakın bölgelerde dolaşan küçük kayıklar bile kıyıya ulaşamadan fırtına patladı. Bir anda etkisini arttıran şiddetli rüzgar sahildeki kumları havalandırıyor ve bu kumlar Demirhan’ın çıplak kollarına, bacaklarına ve yüzüne kırbaç gibi çarpıyordu. Az önce dümdüz olan sakin deniz ise birden büyüyen dalgalarıyla balıkçılara zor anlar yaşatıyordu.
3.       O sırada nereden çıktıysa tıpkı onlar gibi üşümüş ve ıslanmış, minicik bir kedi  yavrusu, gelip Tudo’nun ayaklarına süründü. Bu sevimli minik yavruyu gören Tudo, hemen eğilip onu yerden aldı ve çıplak kollarıyla sararak ısıtmaya çalıştı.
4.       Tudo’nun arkasından evin içine doğru adım atan Demirhan, son anda biraz ilerideki ağaçların arasında bir adam görür gibi oldu. Üstelik bu adam, sahilde yanına gelen beli bıçaklı adama çok benziyordu…
5.       Satira’nın sözünün burasında bir bebek ağlaması duyuldu yan odadan. Hemen odaya koşan genç kadın az sonra kucağında minicik b ir bebekle döndü.
6.       “Sevmek başka, onlara sevgiyle yaklaşmak başka.”
7.       Yapmış oldukları onca yoldan sonra, tam da hedeflerine ulaşmış olduklarını düşündükleri bu anda, böyle bir yanıtı hiç beklemeyen Demirhan ve Tudo şaşkınlıklarından oldukları yerde kaldılar.
8.       Filo’nun bu açıklamaları üzerine, kulübede ilk yorgunluklarını atmış olan Demirhan ve Tudo, dışarıda kendilerini bekleyen denizin ve kumun çağrısına uyarak bu sıcakta biraz serinlemeye karar verdiler.
9.       Islak kumlara adımlarını atıp birkaç adım yürüdükten sonra, ayaklarının altın rengi ışıltılarla parladığını fark etti Demirhan. “Şuraya bak Tudo,” dedi neşeyle. “Ayaklarımız altın tozuna bulanmış gibi oldu.
10.   Demirhan bir süre sessiz kalarak düşüncelerini toparlamaya çalıştı. Bir an önce harekete geçmezlerse hem Filo’yu hem de ardından Perikles’i kaybedeceklerdi. Sonrasında ise üstlendikleri görevi tamamlayamadan ortalıklarda kalacaklardı.
11.  Deniz de yaşamın diğer gerçekleri gibiydi, ona nereden bakıyor olduğun önemliydi.