Bu kitap hem sürükleyici hem de çok
güzel bir roman. Çok anlamlı, okumadıysanız bence okuyun!
Tanıtım:
Bir gün
Bayan Bartolotti’ye bir posta yolu ile bir paket gelir. Onun içinde ise bir
konserve kutusu vardır. Bayan
Bartolotti bu son derece akıllı, çok terbiyeli, iyi eğitim almış, yedi
yaşındaki bu ideal erkek çocuğuna (Konrad’a) çok alışır. Çocuğun babası eczacı
Bay Egon olur. Fakat bir gün paketin yanlış adrese gönderildiği ile ilgili bir
mektup gelmesi üzerine işler karışır. Vee…
Kitabın Adı:
Konrad ya da Konserve Kutusundan Çıkan Çocuk
Sayfa
Sayısı: 174
Karakterler:
Konrad, Bayan Bartolotti, Bay Egon, Kitti
Rusika ve gök mavisi giysili adamlar.
Tür: Roman
Yayın Evi:
Günışığı Kitaplığı
Yazar:
Christine Nöstlinger
Christine
Nöstlinger, 1936’da Viyana’da doğmuştur. İki yaşındayken işgal yüzünden hayatı bodrum sığınaklarında
geçmiştir. İki kez ölümden dönmüştür. Dokuz yaşındayken bodrum yaşamından
kurtuldu ve Viyana Uygulamalı Sanatlar Akademisi’nde öğrenim gördü. 1950’lerin
sonunda evlenip iki kız çocuğu sahibi olduktan sonra ev kadını olamayacağını anlayıp
kitap resimleme işine başladı. Ancak iki yıl üstünde çalıştıktan sonra
yayıncıya göndermeyi göze aldığı ilk kitabı “Alev Saçlı Çocuk” düşündüğünün tersine, yaratıcı öyküsüyle ilgi
gördü. Kitap resimlemeyi bırakıp yazmaya başladı. Son otuz yıl içinde yüzün
üstünde kitabı ve sayısız makalesi yayımlanmıştır. Çocuklara ve gençlere
yazmanın yanı sıra yetişkinlere de yazıyor. Günümüzde dünya çocuk edebiyatının
klasikleri arasında sayılan “Kim Takar Salatalık Kral’ı ” ile 1973’te Alman
Gençlik Edebiyatı Ödülü’nü kazanmıştır. 1984’te uluslararası Hans Christian
Andersen Ödülü’nü ve 2003’te de yine uluslararası Astrid Lindgren Edebiyat
Ödülü’nü almıştır. Yazar “anti terbiyeci” bakış açısıyla ünlenmiştir. Genellikle
orta halli aile çocuklarının gündelik yaşamlarını ele aldığı kitaplarında,
geleneksel aile yapısını ve okul kurumunu esprili bir şekilde anlatmaya devam
ediyor.

![]() |
1. Bayan Bartolotti dehşetli
korktuğunda, yalnızca tüm vücudu titreyip, başı dönmez, ince mor bir perdenin
önünde uçuşan, altın renkli yıldızcıklar da görürdü.
2. Bay Egon televizyonun önünde
Konrad’ın oturduğunu gördü. Minik altın çıngıraklı açık mavi bere hala
başındaydı. Gözleri fal taşı gibi, ağzı bir karış açık, sağ işaretparmağı da
burnunun ucunda dayalıydı. Kulakları kıpkırmızı, berenin altından fırlayan sarı
saçları darmadağınıktı. Kısaca. Konrad sevgiye gereksinim duyan, son derece
tatlı ve şirin bir küçük çocuk gibi görünüyordu.
3. Bayan Bartolotti yeşil renkli bir yün
yumağı ile küçük bir tahta parçası alıp geldi. Yünü, tahtaya sardıktan sonra,
büyük yün makasıyla boydan boya kesti. Aynı boyda koca bir demet yün iplik elde
etmişti.
4. Bayan Bartolotti’nin “yavrucuğum”
derken onu kastetmediğini Konrad’a anlatması epey zaman aldı. Konrad tam
anladığı sırada da kapı çaldı. Konrad kapıya açmaya gitti ve Bay Egon’ la
birlikte geri döndü.
5. Bay Egon her gün sekiz saat
eczanedeydi; ama onun bundan başka bir işi olmadığını düşündü Bayan Bartolotti.
Bay Egon’ un ne karısı, ne bir arkadaşı, ne de -Konrad dışında- çocukları
vardı; tenis oynamaz, maça gitmez, kitap okumaz, televizyon izlemez, yürüyüşe
çıkmaz, satranç oynamazdı.
6. “ O kız beni senin son aşkın sanıyor,
” dedi Konrad yavaşça. “Öyle zaten, ”diye karşılık verdi
Kitti de usulca. “Gerçekten
mi? ” “Gerçekten! ” dedi
Kitti ciddi bir tavırla.
7. Çocuklar başlangıçta Konrad’ın sınıf
başkanlığını pek ciddiye almadılar. Açık pencerelerin önüne gittiler,
birbirleriyle kavga ettiler, sınıftan dışarı çıktılar ve yüksek sesle konuşup
durdular. Ancak, Konrad’ın kurallara uymayan herkesin adını not ettiğini, sonra
da öğretmen tarafından cezalandırıldıklarını görünce acayip sinirlenerek,
Konrad’dan iyice nefret ettiler.
8. Ondan sonra da, Konrad ilk sınavını
verdi. Telefona gidip, bir numara çevirdi. Herhangi bir numara. 25-79-51’i
çevirmişti. “Huber,” diyen bir erkek sesi cevap verdi. Konrad yutkundu, boğazı
düğümlendi, alnında ter damlaları belirdi.
9. Gök mavisi adamlar üniformalarını ve
giysilerini temizlemeye çalışıyorlardı. Üstleri başları leke içinde kalmıştı.
10.
Fabrika müdürü
gözlüğünü iyice temizlemiş, gök mavisi giysililer de ıspanak ve muhallebi
topaklarını silmişlerdi. Fabrika müdürü
gözlüğünü takıp, “Gidiyoruz,” buyurdu.
süüüüüüüüüüüüüüüüüüüüü
YanıtlaSil